Monday, June 30, 2008
Çizgelikedi'de belgesel gösterimi
Gürsel Aksel Bulvarı No:43/C
Üçkuyular/İZMİR
Tarih: 3 Temmuz 2008/PerşembeSaat: 19:30
Tuesday, June 24, 2008
Basın bilgileri
Belgeselin dağıtımı ile ilgili
Tuzla Tersaneler Bölgesi’ninin son aylarını anlatan, “4857” Belgeseli, hiçbir bir kurum veya şahıstan maddi bir destek almadan ve kolektif bir çabanin ürünü olarak oluşmuştur.
Dağıtımı ve gösteriminin de örgütlenmesini aynı çizgide devam ettirmek gerekir diye düşünüyoruz. Belgeselin bulunduğunuz ilde demokratik kitle örgütlerinde, sendikalarda, üniversitelerde, liselerde, belediyelerde ve buna benzer kamusal mekanlarda gösterimini önemli buluyoruz. Fakat her ilden gelen her talebe ayrı bir kopyayı kendi imkanlarımızla yollamamız biraz zaman alabilmekte, bu nedenle sizin sabrınıza ihtiyacimiz var. Sizin de organize edeceğiniz gösterimde mümkün olduğu kadar kapsayıcı ve kurumlar arası bağ kurucu olarak rol almanız, hem belgeselin hem de belgeselin taşıdığı konunun geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayacaktır. Lütfen gösterimi organize ettikten sonra, gösterim bilgileri ve mailini
adreslerine yollayın ki, biz de gösterim bilgilerini hem yayalım hem de filmin türkçe ve İngilizce blog’una koyalim, hem de belgeselin “merkezi bir yolculuk belleğini” tutabilelim.
http://4857-belgesel.blogspot
http://4857-documentary
Bize açık adresinizi yollarsanız filmin bir nushasını size ileteceğiz. Filmin gösteriminden sonra yorum, öneri ve fikirlerinizi de duymaktan memnun olacağiz.
Selamlarımızla
Petra Holzer / Ethem Özgüven / Selçuk Erzurumlu
Thursday, June 19, 2008
İzmir Gösterimi
Gün: 20 Haziran 2008 Cuma
Saat: 17:30
Yer: Konak Belediyesi
Alsancak Kültür Merkezi
7. Kat "Benal Nevzat Salonu"
Kıbrıs Şehitleri Caddesi
Düzenleyenler: Eğitim Sen İzmir 3 No'lu Şube
Karaburun Bilim Kongresi Düzenleme Kurulu
Gösterim ücretsizdir.
Konak Belediyesi'ne katkılarından dolayı teşekkürlerimizi sunarız.
Tuesday, June 17, 2008
Kocaeli gösterimi
İzmit Dafne Kültür Merkezi (50.yıl İlköğretim Okulu karşısı)
Adres: Kemalpaşa Mah. İnönü Cad. No:84 - İzmit
Tel: 325 33 32
Sunday, June 15, 2008
Dayanışma mesajı
Friday, June 13, 2008
4857
BELGESEL 2008/30'
TÜRKÇE/ ENGLISH SUBTITLE
Tuzla Mezarlığı, Tersaneler Bölgesi'ni kuşbakışı görür. Mezarlığın olduğu tepeden aşağı doğru inmeye başlayın. İşte solda geniş askeriye arazisi. Yemyeşil ve insandan arındırılmış. Sonra bıçakla kesilmişçesine betonarme apartmanlar başlar. Tuzla Havzası'nda çalışan işçilerin evleri, sabah yediden itibaren "dışarıda", tersanelerde, deri sanayide, yan sanayide çalışanlar tarafından boşaltılır. Aile evlerinin arasına, ailelerin özlemi ve yataklarla doldurulmuş bekâr odaları karışır. Tepe aşağı devam edin, geminin ufacık parçalarını üreten atölyeler, E5 İçmeler Köprüsü'nün dinmeyen gürültüsü, dört yol ağzındaki hiç boşalmayan amele pazarı, banliyö treninin sesi. İçmeler İstasyonu'nu geçin, işte neredeyse Türkiye'nin bütün tersaneleriyle bezeli Aydınlı Koyu. Kırksekiz ayrı kapıdan her gün geçen işçiler, yüz insan boyu vinçler, saçlar, onları birleştiren hız ve terdir. Tersanelerin zaman birimi yere düşen izmarit, endişesi ölüm ve geçim, umudu ve derdi, hepimizin umudu ve derdidir. Tuzla Mezarlığı, Tersaneler Bölgesi'nin kuşbakışı görür.
Kamera
SELÇUK ERZURUMLU
ÖMER ÖZTÜRK
ETHEM ÖZGÜVEN
Montaj
SELÇUK ERZURUMLU
ÖMER ÖZTÜRK
PETRA HOLZER
Ses
SERKAN ÇİFÇİ
BÜLENT ÖZCAN
Tercüme
ITIR ERHART
ASLI ODMAN
Yönetmen
PETRA HOLZER
SELÇUK ERZURUMLU
ETHEM ÖZGÜVEN
Teşekkürlerle
OSMAN UMUROĞLU
NEVRA AKDEMİR
AYNUR ÖZBAKIR
ZAFER TOPALOĞLU
CAN AYDIN
MUSTAFA YAZICI
ULAŞ BEŞOKLAR
TOLGA KUTLUAY
Daha fazla bilgi veya görseller için:
Petra Holzer: petramh@gmail.com
Itır Erhart: ib219@yahoo.com
Nevra Akdemir: nevranin@gmail.com
Aslı Odman: odman@bilgi.edu.tr
Birgün
“
Bugün gösterime girecek olan 4857 adlı belgeselin yönetmenlerinden Petra Holzer"le bir araya geldik... Tuzla"nın öncesini ve sonrasını konuştuk
***
»"
“Tuzla’da 4857 no’lu yasa uygulansın” sözünü sürekli işçilerin ağzından duyduk. ‘2003’te bu yasa çıkmasın diye karşı çıkmıştık, şimdi uygulansın diye mücadele veriyoruz’ diyordu sendikacılar. Durum bu kadar da vahim.
»Ölüm tersaneleri olarak geçen Tuzla tersanelerine sizi yönelten, o acının içine çeken nasıl bir süreçti?
Süreç, Aralık 2007"de başladı. Tuzla Tersaneler Bölgesi İzleme ve İnceleme Komisyonu’nun rapor sunuşu için Aslı Odman bizden görsel destek talep etti. 17 dakikalık bir video hazırladık. Bu kısa süreç daha derin bir çalışma için başlangıç oldu. Projelendirmeden, planlamadan, sadece olayların hızlı gelişmeleri bizi bugüne getirdi. III. İşçi Filmleri Festivali ekibi bize mayıs ayındaki gösterimleri için bir yer ayırdı. 30 dakikalık “Tuzla” adlı bir belgesel hazırladık. Tam 1 Mayıs sabahında bitirdik. Yalnız tatmin olmadık ve şu an “
Hem konunun önemi, hem de Tuzla’da tanıştığımız insanlar bizi çok etkiledi. Örgütleme, dayanışma, birlikte bir konu için çalışmak ve hepimiz için çıkan öğrenme süreci beni çok etkiledi. Daha önce Bergama’da yaptığımız belgesel çalışmamız sırasında tanıştığımız köylülere benzeyen, cesur, bilgili, ifadesi güçlü ve son derece dostane insanları karşımıza çıktı. Bu şahsen hayatımı zenginleştiriyor. Keşke bu acı, bu ölümler, bu yaralanmalar olmadan olsa...
»İşçilerle bir arada olmak sizleri nasıl bir ruh haline soktu? Çekim sırasında sizi zorlayan bir durumla karşılaştınız mı?
İşçilerin her sabah “Bugün sağ evime dönecek miyim?” sorusuyla iş yoluna çıkmaları bile çok hüzünlü bir durum, çok acı bir gerçek. Bu insanlar sadece işe gidiyor. Her şey bir yana, bu duyguyu bizden, yani ‘sözümona eğitimli’ insanlardan kim yaşıyor ki? Kimse yaşamasın!
İşçilerle zorluk yaşamadık. Sadece tersane sahipleri -asıl işverenlere- ulaşmak zordu. Burada sadece bir tersane farklı davranıyordu: Desan, Tuzla Komisyonu’na, o sayede bize de butün alanları açtı. Yönetici kadrosuyla muhatap olduk orada.
»Peki genel bir soru sorarsam, Tuzla, Türkiye"nin nasıl bir fotoğrafı? O fotoğrafın ne kadarını görebiliyoruz? Asıl olarak o fotoğrafın neresinde duruyoruz?
Tuzla, Türkiye’nin geleceğinin korkutucu ama gerçek fotoğrafı. Bana kalırsa altın madenleriyle, içme suyu satış projeleri, orman katliamları, kentsel dönüşüm projeleri ve tabii ki nükleer santralı açma projelerinde filmin diğer karelerini görebiliriz veya görmeyebiliriz. Aynı mültecilerin, her gece Türkiye’den Yunanistan’a tehlikeli geçişlerine gözlerimizi sıkı sıkı kapalı tutmamız gibi -mesela geçen yıl sadece Midilli’ye geçerken, 800 mülteci, o da bilindiği kadarıyla, yaşamlarını yitirdi. İşte fotoğrafın gerçeği -siz nerede duruyorsunuz?
»Peki siz o fotoğrafın neresinden baktınız çekimlerde?
Biz işçilerin yaşamlarının ritmini yansıtmaya çalıştık. Hepimiz başka yerlerde ortak insani yaşam pratikleri paylaşıyoruz. Tuzla’daki işçilerle, bu paylaşma alanını hissettirebiliyorsak, o zaman bu belgeselde başarılı olmuşuz.
»Tuzla"nın adını o kadar çok duyar olduk ki, ama bizler o yaşamdan uzağız. Siz bu süreçte yaşamlarına girdiniz onların. Peki oradaki işçiler nasıl bir hayat yaşıyor? O işçileri bize unutturan gerçekler neler?
Oradaki işçiler homojen bir grup oluşturmuyor. Hem işyerlerinde, yani mekânda hiyerarşik bir durum var, hem de zamana yayılan bir hiyerarşi görmek mümkün. Kadrolu işçiler herhangi bir ağır sanayide yaşanan zorlukları yaşıyor. Taşeron işçilere göre bazı avantajları var -sigortaları, düzenli çalışma saatleri, süreklilikleri var. Taşeron işçiler arasında da birbirinden farklı hayat standartları var... Geç sektöre giren, geç göç eden çok daha aşağıdan başlıyor.
Uzun süredir Tuzla’da yaşayan işçiler, aileleriyle beraber yaşıyor. Eşleri onlarla hayat zorluklarını paylaşıyor- iş için pantolon, gömlek ve başka malzeme yaratıyor, tulum vb verilmediği taktirde kadınlar eksiklikleri tamamlamaya çalışıyor. Ağır şartlarda çalışıp yaralanan eşlerini iyileştiriyorlar.
Taşeron işçilerden neredeyse hiçbiri emeklilik beklemiyor. Bu da çok ağır bir gerçek.
En son gelenler en pis ve az para eden işleri yapıyor. Bunlar genellikle hemşehrilik üzerine gelen ve bekar odalarında kalan işçiler. Bu gruba karşı daha uzun süre tersanede çalışanlar öfke duyabiliyor. Maaşları düşürenler olarak görülüyorlar... 30 YTL yevmiyeyle İstanbul’da yaşanıyor ve aynı zamanda para biriktirilip, memlekete yollanıyor?
»Bir anlamda, emek göz ardı ediliyor değil mi?
Emeğin görünmezlik hali bize bu gerçekleri unutturuyor... İşçi Filmleri Festivali’ndeki bir toplantıda Türkiye’de emekle ilgili filmlerin sayısının çok az olduğundan yakınıldı. Belki bu bize bir ölçü olur... Bu tarz filmler daha çok olsa, bunu görünür hale getirenlere, ‘ekonomik büyümeyi baltalama’, ‘yatırım ortamını zedeleme’, hatta daha da ileriye varan ithamlar o kadar yapılamazdı.
http://www.birgun.net/report_index.php?news_code=1213226907&day=12&month=06&year=2008&action=read
4857 - Belgeselinin Ankara`da ilk gösterimi
16 Haziran grevinin arifesinde, ekonomik büyümenin, esnek çalıştırmanın, iş kazalarının ve direnişin isimlerinden biri haline gelen Tuzla Tersaneler Bölgesi'ne "dört bir yandan bakan", duyan, dâhil olan "4857" filmini beraber seyredelim.
EMO (Elektrik Muhendisleri Odasi) : Necatibey Caddesi No: 102/3 Kızılay / Ankara