Wednesday, October 8, 2008

Monday, July 7, 2008

Documentarist

8 Temmuz - saat 14.00 'te Fransiz Kültür Merkezi'nde gösterilecek.

Documentarist festivalinde.

www.documentar-ist.org

Bir yorum

Ben, belgesellerin pek sanatsal yapıtlar da olabileceği düşüncesine katılmazdım. Sonuçta belgeseldir...

Oysa Tuzla Belgeseli "4857" gerçek bir sanat yapıtıydı.

Prof. Dr. Kurthan FİŞEK'in, "spor, insanın doğa ile barışçıl mücadelesidir" tanımlamasını sevdiğim gibi, İbrahim BALABAN'ın "Sanat yaşantının izdüğümüdür" tanımlamasını da çok severdim.

Bu belgesel de, "yaşamın kendisinin" de sanatsal olabileceğini öğretti bana.

Bu becerilmiz bence.

"Kollektif"i içten bir saygıyla kutluyorum.

Kaynak yaptım, raspada çalıştım, bekâr evinde yaşadım...

Yoruldum. Ama çalışmaya devam; bu köleliğe son vermemiz gerekiyor...

Samimi saygı ve sevgilerimle.

Ertuğrul BARKA

Bursa gösterimi


3 temmuz - saat 19:00

yorum:

hani ne denirki...
tek kelimeyle çok sahiciydi...
sahici...
hepsi bu aslında...
gösterim iyi geçti...
panel de...
iki yüz kişilik salon tamamen doluydu...
tekrar kocaman çok sahici teşekkürler...
size ve de arkadaşlarınıza tabii...
iyi kalın...
canan

Monday, June 30, 2008

Çizgelikedi'de belgesel gösterimi

GösterimiYer: Çizgelikedi
Gürsel Aksel Bulvarı No:43/C
Üçkuyular/İZMİR

Tarih: 3 Temmuz 2008/PerşembeSaat: 19:30

Tuesday, June 24, 2008

Basın bilgileri

“4857” belgeselinin çekimleri Ekim 2007-Haziran 2008 arasında gerçekleşti. Ekim 2007’de ard arda gelişen işçi ölümlerinin ertesinde, DİSK/Limter-İş Sendikası’nın çağrısı ile, çağrıya olumlu cevap veren TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, İstanbul Tabip Odası, İşçi Sağlığı Enstitüsü ve akademisyenlerden oluşturulan Tuzla Tersaneler Bölgesi İzleme ve İnceleme Komisyonu’nun rapor çalışmaları da başlamıştı. Komisyon üyelerinin, o dönemde tersenelere giriş izni alamadıkları için çeper bölgelerde, işçi kahvehanelerinde, evlerde, çalışan mühendis ve doktorlarla Oda ofislerinde gerçekleştirdikleri mülakatları yakından takip ederek işe girişen Petra Holzer, Ethem Özgüven, Selçuk Erzurumlu ve Ömer Öztürk’den oluşan belgesel ekibi, Ekim’den beri Tuzla’ya vuran, kaçan, Tuzla’da oluşan pekçok farklı olaya şahit oldular. Hiçbir ulusal veya uluslararası kurumdan destek almadan yapılmış ve kolektif bir emek ürünü olan bu bağımsız belgesel, Tuzla’daki ölümlerle gündeme gelen yaşamı görünür hale getiriyor. Sürecin tüm muhatap ve müdahillerine, ulaşabildiği ölçüde yer veriyor, fakat üst üste koymuyor. “4857”, kaynak ışığından, raspa tozlarından, eş ağıtlarından, inatçı direniş sloganlarından, soğukkanlı açıklamalardan kendi müziğini buluyor. “Tuzla’da 4857 no’lu yasa uygulansın” talebinin hayatına dokunduğu insanları görüyor, gösteriyor.

Belgeselin dağıtımı ile ilgili

Tuzla Tersaneler Bölgesi’ninin son aylarını anlatan, “4857” Belgeseli, hiçbir bir kurum veya şahıstan maddi bir destek almadan ve kolektif bir çabanin ürünü olarak oluşmuştur.

Dağıtımı ve gösteriminin de örgütlenmesini aynı çizgide devam ettirmek gerekir diye düşünüyoruz. Belgeselin bulunduğunuz ilde demokratik kitle örgütlerinde, sendikalarda, üniversitelerde, liselerde, belediyelerde ve buna benzer kamusal mekanlarda gösterimini önemli buluyoruz. Fakat her ilden gelen her talebe ayrı bir kopyayı kendi imkanlarımızla yollamamız biraz zaman alabilmekte, bu nedenle sizin sabrınıza ihtiyacimiz var. Sizin de organize edeceğiniz gösterimde mümkün olduğu kadar kapsayıcı ve kurumlar arası bağ kurucu olarak rol almanız, hem belgeselin hem de belgeselin taşıdığı konunun geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayacaktır. Lütfen gösterimi organize ettikten sonra, gösterim bilgileri ve mailini

petramh@gmail.com

eozguven@bilgi.edu.tr

odman@bilgi.edu.tr

nevranin@gmail.com

adreslerine yollayın ki, biz de gösterim bilgilerini hem yayalım hem de filmin türkçe ve İngilizce blog’una koyalim, hem de belgeselin “merkezi bir yolculuk belleğini” tutabilelim.

http://4857-belgesel.blogspot.com/
http://4857-documentary.blogspot.com/

Bize açık adresinizi yollarsanız filmin bir nushasını size ileteceğiz. Filmin gösteriminden sonra yorum, öneri ve fikirlerinizi de duymaktan memnun olacağiz.

Selamlarımızla

Petra Holzer / Ethem Özgüven / Selçuk Erzurumlu

Thursday, June 19, 2008

İzmir Gösterimi

Gün: 20 Haziran 2008 Cuma

Saat: 17:30

Yer: Konak Belediyesi

Alsancak Kültür Merkezi

7. Kat "Benal Nevzat Salonu"

Kıbrıs Şehitleri Caddesi

Düzenleyenler: Eğitim Sen İzmir 3 No'lu Şube

Karaburun Bilim Kongresi Düzenleme Kurulu

Gösterim ücretsizdir.

Konak Belediyesi'ne katkılarından dolayı teşekkürlerimizi sunarız.

Tuesday, June 17, 2008

Kocaeli gösterimi

19 Haziran Perşembe günü saat 18:30

İzmit Dafne Kültür Merkezi (50.yıl İlköğretim Okulu karşısı)

Adres: Kemalpaşa Mah. İnönü Cad. No:84 - İzmit
Tel: 325 33 32

Sunday, June 15, 2008

Dayanışma mesajı

TO:
"limter-iş" (union of shipyard/dock workers)
www.limteris.net

Dear Brothers and Sisters,
On behalf of the Transport Workers Solidarity Committee TWSC www.transportworkers.org we give greetings and solidarity. Your battle to protect the lives and health and safety of your members is of importance to workers throughout the world. The world wide corporate drive for profits today knows no bounds. The death of 97 workers at your shipyard in the last 10 months is ample evidence that the owners of this company care not one iota about the lives of the workers who make them their profits. Longshore workers on the West Coast, maritime workers around the world are facing as well the brunt of this attack on health and safety. Ignoring health and safety laws and protections is costing the lives of tens of thousands of workers in the US and around the world.
We support your strike action to defend your members and will help publicize your important struggle. We are also supporting Laborfest www.laborfest.net here in San Francisco and will be screening the documentary film by Petra Holzer about your lives at the shipyard. We will work to get support resolutions from other maritime and transportation workers here and around the world. Please video tape interviews with striking workers about the issues you face and put that on youtube and we will help get it out internationally. You are not alone in your war for justice!

In Solidarity and Victory In Your Struggle,
Steve Zeltzer
Publicity Chair
Transport Workers Solidarity Committee

Friday, June 13, 2008

4857

BELGESEL 2008/30'

TÜRKÇE/ ENGLISH SUBTITLE

Tuzla Mezarlığı, Tersaneler Bölgesi'ni kuşbakışı görür. Mezarlığın olduğu tepeden aşağı doğru inmeye başlayın. İşte solda geniş askeriye arazisi. Yemyeşil ve insandan arındırılmış. Sonra bıçakla kesilmişçesine betonarme apartmanlar başlar. Tuzla Havzası'nda çalışan işçilerin evleri, sabah yediden itibaren "dışarıda", tersanelerde, deri sanayide, yan sanayide çalışanlar tarafından boşaltılır. Aile evlerinin arasına, ailelerin özlemi ve yataklarla doldurulmuş bekâr odaları karışır. Tepe aşağı devam edin, geminin ufacık parçalarını üreten atölyeler, E5 İçmeler Köprüsü'nün dinmeyen gürültüsü, dört yol ağzındaki hiç boşalmayan amele pazarı, banliyö treninin sesi. İçmeler İstasyonu'nu geçin, işte neredeyse Türkiye'nin bütün tersaneleriyle bezeli Aydınlı Koyu. Kırksekiz ayrı kapıdan her gün geçen işçiler, yüz insan boyu vinçler, saçlar, onları birleştiren hız ve terdir. Tersanelerin zaman birimi yere düşen izmarit, endişesi ölüm ve geçim, umudu ve derdi, hepimizin umudu ve derdidir. Tuzla Mezarlığı, Tersaneler Bölgesi'nin kuşbakışı görür.


Kamera

SELÇUK ERZURUMLU

ÖMER ÖZTÜRK

ETHEM ÖZGÜVEN

Montaj

SELÇUK ERZURUMLU

ÖMER ÖZTÜRK

PETRA HOLZER

Ses

SERKAN ÇİFÇİ

BÜLENT ÖZCAN

Tercüme

ITIR ERHART

ASLI ODMAN

Yönetmen

PETRA HOLZER

SELÇUK ERZURUMLU

ETHEM ÖZGÜVEN

Teşekkürlerle

OSMAN UMUROĞLU

NEVRA AKDEMİR

AYNUR ÖZBAKIR

ZAFER TOPALOĞLU

CAN AYDIN

MUSTAFA YAZICI

ULAŞ BEŞOKLAR

TOLGA KUTLUAY

Daha fazla bilgi veya görseller için:

Petra Holzer: petramh@gmail.com

Itır Erhart: ib219@yahoo.com

Nevra Akdemir: nevranin@gmail.com

Aslı Odman: odman@bilgi.edu.tr

Birgün

02:28 12 Haziran 2008

Art arda gelişen işçi ölümlerin hemen sonrasında başladı, “4857”. Belgesel ekibi ekim ayından bu yana Tuzla’ya vuran, kaçan, Tuzla’da oluşan pek çok farklı olaya şahit oldu. Hiçbir ulusal veya uluslararası kurumdan destek almadan yapılmış ve kolektif bir emek ürünü olan bu bağımsız belgesel, Tuzla’daki ölümlerle gündeme gelen yaşamı görünür hale getiriyor. Sürecin tüm muhatap ve müdahillerine, ulaşabildiği ölçüde yer veriyor, fakat onların deneyimlerini “üst üste koymuyor.”

4857”, kaynak ışığından, raspa tozlarından, eş ağıtlarından, inatçı direniş sloganlarından, soğukkanlı açıklamalardan örülü kendi müziğini buluyor. “Tuzla’da 4857 no’lu yasa uygulansın” talebinin, hayatlarına dokunduğu insanları görüyor, gösteriyor.

Bugün gösterime girecek olan 4857 adlı belgeselin yönetmenlerinden Petra Holzer"le bir araya geldik... Tuzla"nın öncesini ve sonrasını konuştuk

***

»"4857" diyerek öncelikli amacınız neydi?

“Tuzla’da 4857 no’lu yasa uygulansın” sözünü sürekli işçilerin ağzından duyduk. ‘2003’te bu yasa çıkmasın diye karşı çıkmıştık, şimdi uygulansın diye mücadele veriyoruz’ diyordu sendikacılar. Durum bu kadar da vahim.

»Ölüm tersaneleri olarak geçen Tuzla tersanelerine sizi yönelten, o acının içine çeken nasıl bir süreçti?

Süreç, Aralık 2007"de başladı. Tuzla Tersaneler Bölgesi İzleme ve İnceleme Komisyonu’nun rapor sunuşu için Aslı Odman bizden görsel destek talep etti. 17 dakikalık bir video hazırladık. Bu kısa süreç daha derin bir çalışma için başlangıç oldu. Projelendirmeden, planlamadan, sadece olayların hızlı gelişmeleri bizi bugüne getirdi. III. İşçi Filmleri Festivali ekibi bize mayıs ayındaki gösterimleri için bir yer ayırdı. 30 dakikalık “Tuzla” adlı bir belgesel hazırladık. Tam 1 Mayıs sabahında bitirdik. Yalnız tatmin olmadık ve şu an “4857” adlı 29 dakikalık belgesel ortaya çıktı.

Hem konunun önemi, hem de Tuzla’da tanıştığımız insanlar bizi çok etkiledi. Örgütleme, dayanışma, birlikte bir konu için çalışmak ve hepimiz için çıkan öğrenme süreci beni çok etkiledi. Daha önce Bergama’da yaptığımız belgesel çalışmamız sırasında tanıştığımız köylülere benzeyen, cesur, bilgili, ifadesi güçlü ve son derece dostane insanları karşımıza çıktı. Bu şahsen hayatımı zenginleştiriyor. Keşke bu acı, bu ölümler, bu yaralanmalar olmadan olsa...

»İşçilerle bir arada olmak sizleri nasıl bir ruh haline soktu? Çekim sırasında sizi zorlayan bir durumla karşılaştınız mı?

İşçilerin her sabah “Bugün sağ evime dönecek miyim?” sorusuyla iş yoluna çıkmaları bile çok hüzünlü bir durum, çok acı bir gerçek. Bu insanlar sadece işe gidiyor. Her şey bir yana, bu duyguyu bizden, yani ‘sözümona eğitimli’ insanlardan kim yaşıyor ki? Kimse yaşamasın!

İşçilerle zorluk yaşamadık. Sadece tersane sahipleri -asıl işverenlere- ulaşmak zordu. Burada sadece bir tersane farklı davranıyordu: Desan, Tuzla Komisyonu’na, o sayede bize de butün alanları açtı. Yönetici kadrosuyla muhatap olduk orada.

»Peki genel bir soru sorarsam, Tuzla, Türkiye"nin nasıl bir fotoğrafı? O fotoğrafın ne kadarını görebiliyoruz? Asıl olarak o fotoğrafın neresinde duruyoruz?

Tuzla, Türkiye’nin geleceğinin korkutucu ama gerçek fotoğrafı. Bana kalırsa altın madenleriyle, içme suyu satış projeleri, orman katliamları, kentsel dönüşüm projeleri ve tabii ki nükleer santralı açma projelerinde filmin diğer karelerini görebiliriz veya görmeyebiliriz. Aynı mültecilerin, her gece Türkiye’den Yunanistan’a tehlikeli geçişlerine gözlerimizi sıkı sıkı kapalı tutmamız gibi -mesela geçen yıl sadece Midilli’ye geçerken, 800 mülteci, o da bilindiği kadarıyla, yaşamlarını yitirdi. İşte fotoğrafın gerçeği -siz nerede duruyorsunuz?

»Peki siz o fotoğrafın neresinden baktınız çekimlerde?

Biz işçilerin yaşamlarının ritmini yansıtmaya çalıştık. Hepimiz başka yerlerde ortak insani yaşam pratikleri paylaşıyoruz. Tuzla’daki işçilerle, bu paylaşma alanını hissettirebiliyorsak, o zaman bu belgeselde başarılı olmuşuz.

»Tuzla"nın adını o kadar çok duyar olduk ki, ama bizler o yaşamdan uzağız. Siz bu süreçte yaşamlarına girdiniz onların. Peki oradaki işçiler nasıl bir hayat yaşıyor? O işçileri bize unutturan gerçekler neler?

Oradaki işçiler homojen bir grup oluşturmuyor. Hem işyerlerinde, yani mekânda hiyerarşik bir durum var, hem de zamana yayılan bir hiyerarşi görmek mümkün. Kadrolu işçiler herhangi bir ağır sanayide yaşanan zorlukları yaşıyor. Taşeron işçilere göre bazı avantajları var -sigortaları, düzenli çalışma saatleri, süreklilikleri var. Taşeron işçiler arasında da birbirinden farklı hayat standartları var... Geç sektöre giren, geç göç eden çok daha aşağıdan başlıyor.

Uzun süredir Tuzla’da yaşayan işçiler, aileleriyle beraber yaşıyor. Eşleri onlarla hayat zorluklarını paylaşıyor- iş için pantolon, gömlek ve başka malzeme yaratıyor, tulum vb verilmediği taktirde kadınlar eksiklikleri tamamlamaya çalışıyor. Ağır şartlarda çalışıp yaralanan eşlerini iyileştiriyorlar.

Taşeron işçilerden neredeyse hiçbiri emeklilik beklemiyor. Bu da çok ağır bir gerçek.

En son gelenler en pis ve az para eden işleri yapıyor. Bunlar genellikle hemşehrilik üzerine gelen ve bekar odalarında kalan işçiler. Bu gruba karşı daha uzun süre tersanede çalışanlar öfke duyabiliyor. Maaşları düşürenler olarak görülüyorlar... 30 YTL yevmiyeyle İstanbul’da yaşanıyor ve aynı zamanda para biriktirilip, memlekete yollanıyor?

»Bir anlamda, emek göz ardı ediliyor değil mi?

Emeğin görünmezlik hali bize bu gerçekleri unutturuyor... İşçi Filmleri Festivali’ndeki bir toplantıda Türkiye’de emekle ilgili filmlerin sayısının çok az olduğundan yakınıldı. Belki bu bize bir ölçü olur... Bu tarz filmler daha çok olsa, bunu görünür hale getirenlere, ‘ekonomik büyümeyi baltalama’, ‘yatırım ortamını zedeleme’, hatta daha da ileriye varan ithamlar o kadar yapılamazdı.

NAZ ERDOĞAN

http://www.birgun.net/report_index.php?news_code=1213226907&day=12&month=06&year=2008&action=read

4857 - Belgeselinin Ankara`da ilk gösterimi

13 Haziran Cuma günü saat 18.30`da, Elektrik Muhendisleri Odasi` nda

16 Haziran grevinin arifesinde, ekonomik büyümenin, esnek çalıştırmanın, iş kazalarının ve direnişin isimlerinden biri haline gelen Tuzla Tersaneler Bölgesi'ne "dört bir yandan bakan", duyan, dâhil olan "4857" filmini beraber seyredelim.

EMO (Elektrik Muhendisleri Odasi) : Necatibey Caddesi No: 102/3 Kızılay / Ankara